Tarihi:18 10.1982 Sayısı:2709 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
Ancak uygulamada bu ceza verilmeye devam ettiği gibi AYİM de oyçokluğuyla da olsa bu cezanın verilebileceği yönünde kararlar verilmektedir[743]. Herkes gerek medeni hak ve yükümlülükle ilgili nizalar gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan yasayla kurulmuş,bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir”. İtiraz üzerine kendine gelen dosyayı inceleyen üst Disiplin Mahkemesi üç gün içinde kararını verir. Eğer itirazı haklı görürse; davanın esasına hükmeder, yani ilk disiplin mahkemesi gibi sanık hakkında karar verir.(m.35) Eğer soruşturmanın genişletilmesine karar verirse; ya soruşturmayı bizzat kendi yaparak karar verir ya da dosyayı soruşturulması gereken hususları içeren kararı ile birlikte hükmü veren disiplin mahkemesine gönderir\. Burada vakit geçir, unutulmaz anlar yaşa. Paribahis yeni giriş\. Hükmü veren disiplin mahkemesi, üst disiplin mahkemesince gerekli görülen soruşturmayı yapıp dosyayı üst disiplin mahkemesine tekrar gönderir. Görüldüğü üzere, yükümlü askerler için özel hayat hakkı yönünden Anayasal içerikli sınırlar söz konusu iken, haberleşme gizliliği yönünden kanunla sınırlama öngörülmüştür. Bunu her iki hak için de geçerli bir uygulama ile açarsak, meselâ istihbarat yönergeleri gereğince erbaş ve er mektuplarının okunması, Silahlı Kuvvetlerin Kanun’un saydığı kurumlardan olmasından dolayı haberleşmenin gizliliğinin ihlali sayılmaz. Aynı şekilde, askerî disiplin ve güvenlik ihtiyacı özel hayat hakkının da kapsamını belirlediğinden salt bu amaçla sınırlı ve ölçülü bir uygulama Anayasa’ya uygun kabul edilecektir. Hiç şüphesiz mektuptaki kişisel bilgilerinin, askerî disiplin ve güvenlik gerektirmedikçe üçüncü kişilere aktarılması hem özel hayatın hem de haberleşmenin gizliliğini ihlal eder. Bu hususta İç Hizmet Yönetmeliği’nin 178 ve 180.maddelerindeki, komutanların, yasak belge, yayın ve propaganda araçlarının birliğe sokulmamasını ve şüpheli kişilerin askerlerle temasta bulunmamasını sağlayacağına, güvenliği ve disiplini bozacak hareketleri vaktinde ve derhal haber alarak gerekli tedbirleri alacağına ilişkin hükümler örnek verilebilir[616]. Mahkeme, kamusal niteliği ağır basan işlemlere ilişkin davaları ise, medeni hak ve yükümlülüklerden kaynaklanan davalar kapsamında görmemektedir.
Maddenin dördüncü fıkrasında ise yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil sebebiyle gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; iftira edenin ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna dair hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Bu fıkraya göre failin, kişiyi kasten hürriyetinden yoksun kılma suçundan dolaylı fail olarak sorumlu tutulabilmesi için, iftira eylemi ile mağdurun gözaltına alınması veya tutuklanması arasında nedensellik bağı bulunmalı ve mağdur hakkında CMK’nun 223/2-b maddesi uyarınca yüklenen fiili işlemediğinden dolayı beraat kararı veya CMK’nun 172. Maddesi gereğince kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması gerekmektedir. Öte yandan, failin sonradan isnadından rücu etmesi, iftira suçunun oluştuğunun kabulü bakımından tek başına yeterli bir kıstas değildir. Zira, iftira suçunun faili, ihbarın asılsızlığının anlaşılması veya pişmanlık duyması gibi nedenlerle isnadından rücu edebileceği gibi, konu olayda savunulduğu örneğe uygun biçimde isnada maruz kalanın veya yakınlarının kişiyi mahkûmiyetten kurtarmayı hedefleyen baskı ve istekleri sonucu veya temin ya da vaat ettikleri çıkar karşılığında yahut çok başka nedenlerle de isnadından dönmüş olabilir. Bütün bu hallerde belirleyici olan husus, iftira suçufailinin, suçsuz olduğunu bildiği bir kimseye ihbar veya şikayet suretiyle suç isnat edip etmediğidir. O halde, iftira suçunun belirlenebilmesi bakımından, öncelikle bu husus saptanmalıdır.
Maddesinde[56], hizmette tekâsülle her türlü silah ve harp malzemesinin mühimce hasara uğramasına sebep olan kişinin kısa hapis veya üç seneye kadar hapsolunacağı düzenlenmiştir. Tahrikçinin amacı, asker kişiye, maddede sayılan askeri suçları işletmektir. İlk suç kışkırtıcılık fiili, ikinci suç ise kışkırtma etkisiyle işlenen emre itaatsizlik, mukavemet veya üste fiili taarruz fiilleridir. Eğer ikinci fail, tahrike kapılarak söz konusu suçları işlemeye teşebbüs etmişse, tahrikçinin fiili askeri cürüm olacaktır[51]. Fıkrasına göre; “1) Bu Kanunun ölüm[38], ağır hapis[39] ve hapis cezalarıyla cezalandırdığı suçlar askeri cürümlerdir. 2) Bu Kanunun kısa hapis[40] cezasıyla cezalandırdığı suçlar askeri kabahatlerdir”. Bu kurumu kendi önem ve özelliğinin getirdiği zorunluluklar ve sorunlarla birlikte kabul etmek gerekir. Nitekim aynı zamanda Askerlik alanını da ilgilendiren kimi konularda, Anayasa askerlik hizmetinin gereklerini göz önünde bulundurarak ayrışık hükümler koymak yoluna gitmiştir. Askeri disiplin, askerleri etkili bir şiddet uygulamayı gerçekleştirebilecek yeteneklerle donatmanın yanı sıra “öldürme izni” ni emir ve itaat ilkesine sımsıkı bağlama göreviyle de her zaman karşı karşıyadır. Hemen hemen bütün ordularda erlerin ve acemi askerlerin maruz kaldıkları itaat ritüelleri, askeri disiplinden beklenen görevlerin yerine getirilmesine hizmet eder.
- Aşağıda, daha ziyade ceza yargılaması bakımından konu incelenecektir.
- Bu çalışma ile söz konusu eksiklik giderilmeye çalışılacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.” şeklinde ifade edilmiştir. “(1) Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde 35. Maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. Kabahatler Kanunu özelliğiyle çok önemli bir boşluk doldurup bu faydanın kanun yolu tercihiyle yok edilmemesi gerekir. Bunun için 3/1.maddenin tamamen kaldırılması yeterlidir.Böylece genel ilkelere göre, idari cezalar idari işlem sayıldığından kanunda açıkça adli yargı görevlendirilmemiş ise idare mahkemeleri görevli olacaktır. Maddenin “kanunda açıkça adli yargının görevli kılındığı hallerde genel hükümlere göre hareket edilir” şeklinde düzenlemesi gerekir.
Değişiklik sonrası aylık kesilmesi cezası üsteğmen ve daha üst rütbeli subaylar tarafından verilebilmektedir. Kesinti oranları ise en az 1/25, en çok 1/8 olarak belirlenmiştir. Hangi rütbe sahiplerinin hangi oranda aylık kesilmesi cezası verebileceği EK-1 cetvelde düzenlenmiştir. “Yurt dışında Devletin itibarını düşürecek veya görev haysiyetini zedeleyecek tutum ve davranışlarda bulunmak” (657 SK m.125/E-j). “Özürsüz olarak 1 yılda toplam 20 gün göreve gelmemek” (657 SK m.125/E-d). “İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi fiillere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak” (657 SK m.125/E-a)[216]. “Görev yeri sınırları içinde herhangi bir yeri toplantı, tören ve benzeri amaçlarla izinsiz kullanmak veya kullandırmak” (657 SK m.125/D-e). “Özürsüz ve kesintisiz 3 – 9 gün göreve gelmemek” (657 SK m.125/D.b). “Göreve sarhoş gelmek, görev yerinde alkollü içki içmek” (657 SK m.125/D-a).